Türk Savunma Sanayi Ürünleri İhracat Potansiyeli ve İşbirlikleri

Türk ve Dünya Savunma Sanayii ile ilgili genel konular, tartışmalar, haberler, görüşleriniz...
Cevapla
Kullanıcı avatarı
_Turkuaz_
Süvariler
Mesajlar: 1911
Kayıt: 15 Tem 2012, 17:07
Yaş:

Türk Savunma Sanayi Ürünleri İhracat Potansiyeli ve İşbirlikleri

Mesaj gönderen _Turkuaz_ »

Resim
Bu konuyu oluşturmayı uzun zamandır düşünüyordum. Hatta zaman zaman forumdaki diğer kullanıcılar ile birlikte pek çok konuda da tartıştık. Ancak forum yönetimi uygun görürse genel bir başlık altında toplamanın ve tartışmanın daha iyi olabileceğini düşündüm.

Uzun süredir Türk Silahlı Kuvvetleri'nin modernizasyonu ve ihtiyaçları için geliştirilen projeler nihayet ete kemiğe bürünmeye başladığından beri bir kulağımız hep ihracat haberlerinde. Aslında SSB, gerek fuar katılımları, gerekse yazılı ve görsel medya ile COVİD-19 öncesinde görünürlüğünün artmasına yönelik aktif bir pazarlama faaliyeti gösterse de, maalesef bu faaliyetlerin ihracat başarılarına dönüşmesi biz savunma sanayini yakından takip edenlerin bekledikleri düzeyde gerçekleşmedi. Tabi ki bunun içeride daha şahin gözükmek için dış ilişkilerde her şeyi yüzüne gözüne bulaştıran hükümetin başarısızlığı olduğu gerçeği de bulunmakta. Çok değil beş altı sene öncesinde Ortadoğu'dan IDEF fuarına gelen genelkurmay başkanlarını ağırlıyor. Sözleşmeye dökülmüş olmasa bile Milgem, Atak, Anka vb. oldukça katma değerli ürünlerin satışları için sözlü mutabakatlara varıyorduk. Ancak hükümetin mezhepsel yaklaşımları, bölge ülkeleri ile Türkiye'nin arasının açılmasına hatta bir şekilde bölgede bir vekalet savaşına neden oldu. Üstelik bu karşılaşma Türkiye'nin bulunduğu her cephede karşı tarafta yer almalarıyla devam etmekte. Tüm bunların ortasında Batı'nın önde gelen insan hakları savunucuları Yemen'de yaptıklarına rağmen Suudi Arabistan'nın ve BAE'nin, Mısır'da yapılan darbeye rağmen Sisi'nin milyar dolarlarını almaktan geri durmadı. Türkiye izlediği yanlış dış politika ile milyar dolarlık ihracatı kendi eliyle Avrupa'lı silah üreticilerine devir etti desek yanlış olmaz sanırım.

Tabi ki tüm bunların yanında ihracat başarılarımız da olmuyor değil. Özellikle Türkiye ile benzer politikalar izleyen ve çıkarları örtüşen başta Ukrayna ve Pakistan olmak üzere çeşitli ihracat başarılarının olmasının yanı sıra kara araçları üreticilerimizin gayretleri ile Türk Silahlı Kuvvetleri yada kolluk kuvvetlerinin envanterinde bile bulunmayan ürünlerin pek çok ülkeye ihraç edildiğine şahit olduk. Tabi bir diğer başarı, Aselsan'ın özellikle deniz platformlarına yönelik olarak geliştirdiği Stamp ve Stop uzaktan komutalı kule ailesi ile gerçekleştirdiği ihracatlar. Yine özel tersanelerimiz vasıtasıyla gerçekleştirilen ihracatlar her ne kadar şuanda hücumbot ve destek gemisi gibi daha küçük ölçekli gemileri kapsıyor olsa da bu alandaki ilerleme de oldukça sevindirici.

Son yıllarda ise Türkiye özellikle silahlı insansız hava aracı ve hassas güdümlü mühimmatlar ile ön plana çıkmakta. Hatta gerek Libya harekatından gerekse şuan cereyan eden Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmada Türk SİHA'larının yeni bir savaş doktrinin kapılarını aradığını söylesek çok abartmış olmayız. Gelecekte ortaya çıkacak Aksungur, Göksungur, Akıncı, Hürkuş-C, Hürjet gibi platformlar ile birlikte ortaya konan yüksek performanslı hassas güdümlü mühimmatların, başta Kuzey Afrika, Güneydoğu Asya ve hatta Güney Amerika ülkelerinde oldukça büyük bir şansı olduğunu düşünmekteyim. Bu konuda Türkiye'nin elindeki hassas güdümlü mühimmat, elektro optik sistemler vb. açısından Güney Kore'den (FA-50 için konuşuyorum.) daha ileri olduğunu düşünmekteyim.

Gelecekte ortaya koyacağımız hava savunma ürünleri için ise piyasada kıyasıya bir rekabet bulunmakta. Özellikle İsrail bu alanda pek çok bölge ve ülkede oldukça yüksek ihracat başarılarına sahip. Yine tanksavar füzesi olarak Avrupa'da neredeyse Spike kullanmayan ZMA kalmadı. Yakın zamanda ise kendi ordusu için olgunlaştırdığı ürünleri ihraç pazarında başarı yakalayan bir Güney Kore gerçeği bulunmakta. FA-50, K-9 obüs ihracatları ve askeri gemi sanayinde ön plana çıkan Kore, son günlerde başta Avustralya'nın Land 400 programı gibi oldukça iddialı projelerde boy göstermekte. K-2 Black Panther tankının ise pazarlama çalışmalarında oldukça agresif davranmakta. Ancak tıpkı bizde olduğu gibi Güney Kore'de platform ve sistemlerinde bulunan batı menşeli ürünler sebebiyle zaman zaman sıkıntı yaşamakta. Geçtiğimiz günlerde Arjantin ile anlaşmaya varılan FA-50 satışına uçakta bulunan İngiltere orjinli parçalar sebebiyle ihracatına ambargo getirildi.

Bana göre Türkiye'nin bu üreticiler karşısındaki en büyük dezavantajı kredi bulabilirliği. Bildiğiniz üzere oldukça maliyetli olan savunma sanayi alımlarında genellikle teklif verenlerden birde uygun kredi bulmaları isteniyor. Tabi ki her üretici bunu çoğunlukla yerleşik olarak faaliyet gösterdiği ülke bankalarından temin ediyor. Ülkemizin ekonomik durumu göz önüne alındığında özellikle ana platformlar satışları için şuan böyle bir kredinin bulunması pekte kolay değil. Ancak diğer ülkelere nazaran Türkiye işbirliği ve teknoloji transferi konusunda oldukça avantajlı durumda. İhracatı gerçekleştirilen pek çok platformun, satış yapılan ülkede gerek alt sistem gerekse komple üretimi gibi işbirliklerine oldukça sıcak bakıyoruz. Ayrıca FMS kadar alengirli bir satış yasamız olmadığı için firmalarımız işbirliği anlamında oldukça esnek davranabiliyor. Aslında bu tür bir yasanın eksikliğinin de hissedildiği kanaatindeyim. Her ne kadar majör sistem satışları genellikle Türk Silahlı Kuvvetleri'ni Güçlendirme Vakfı'nın ortağı olduğu -SAN'lar tarafından gerçekleştirilse de, özel sektörün gerçekleştirdiği ihracatlar için bir izin gerekip gerekmediği, eğer gerekiyor ise bunun ne kadar kapsamlı olduğunu, son kullanıcı sözleşmelerinde nasıl standardizasyon sağlanacağı ile ilgili herhangi yasanın savunma sanayi forumlarda konuşulduğuna rastlamadım.

Bana göre standardizasyon gereken bir diğer önemli husus ürün isimlendirme ve kodlama. Savunma sanayi firmaları tarafından üretilen pek çok ürünün ilk müşterisi olarak TSK görüldüğünden ürün isimleri genellikle Türkçe olmakta. Tabi ki bunda herhangi bir mahsur yok ancak pazara yönelik ikinci bir isim yada kodlama yer almamakta. Bu nedenle SSB tarafından ürünlerin sistematik olarak kod adı verilmesinin uygun olacağını düşünmekteyim. İhracata yönelik olarak izlenmesi gereken prosedürleri bilen bir kullanıcı mevcut ise bizimle paylaşmasını şahsım adına rica ederim.

Oldukça dağınık bir giriş yaptım fakat anlatmak istediklerimi aktarabildiğimi düşünüyorum. Değerli fikirlerinizi bu başlık altında belirtirseniz, tüm forum için oldukça yararlı bir beyin egzersizi olacağına emimin.

Yazım yanlışları için şimdiden özür dilerim.

Savunma Sanayi Başkanlığı ürün kataloğu: https://www.ssb.gov.tr/urunkatalog/tr/
https://www.ssb.gov.tr/urunkatalog/en/

robust
Akıncılar
Mesajlar: 3549
Kayıt: 07 Eyl 2015, 18:03
Yaş:

Türk Savunma Sanayi Ürünleri İhracat Potansiyeli ve İşbirlikleri

Mesaj gönderen robust »

Tesekkurler, elinize saglik bu kadar zaman ayirip bu konuyu gundeme tasidiginiz icin. Silah sistemlerinin kodlanmasi konusunda iki farkli yontem var. ABD ve Rus sisteminde hersey kodlaniyor Avrupa veya Israil sisteminde her sisteme ozel bir isim veriliyor. Bizim tercih ettigimiz ikincisi sanirim. Bizim isimlendirme konusunda sorunumuz cok fazla proje oldugu icin bazen isimler karisabilir. Hatta belki yakinda isim kalmayacak.

ABD'nin sistemi ornek alinabilir bence. Sanirim Japona'da benzer bir kodlama kullaniyor. Turkce karsiliklari kullanilarak. Ornegin, GBU (Guided Bomb Unit)'un bizdeki karsiligi HGK-1-2-3 diye giderken, Roketsan kendi tasarladigi gudum kitlerine Teber-82/83 diyerek kendi kodunu kullandi. Halbu ki Aselsan/SAGE bomba kitlerine HGK-X ile devam ederken, Roketsan'da Teber kitlerine HGK-2X ile baslayarak devam edebilirdi. Hava-hava fuze icin ABD'nin AIM tabiri Air Interception Missile anlaminda, yani Hava Onleme Fuzesi olarak bizde Bozdogan icin HOF-1, Gokdogan icin HOF-1 gibi isimler verebiliriz. Her sisteme kodlandiktan sonra ozel isimde eklenebilir fuzenin tipine uygun sekilde. Aim-9 Sidewinder'daki ozel isin bir cingirakli yilan ismi. Bizde kus isimlerini HOF-1 Bozdogan diyebilirsiniz.

ABD sisteminde hava-yer atilan motorlu muhimmatlara (fuzelere) AGM (Air-Ground Missile) kodu verilir. HYF-1 SOM diyebiliriz. Bunun gibi kodlama sistemi kurulduktan sonra, her firma gelistirdigi urun icin SSB'den bir kod tahsis edilir ve o kod o silah eslesir, baksa kimse kullanamaz. Ister silah olsun, ister radar veya elektronik veya optiop sistemler olsun, her firma gelistirdigi urune SSB'nin verecegi kodu kullanarak uretimini yapar. OZel isim vermesi yine firma vea TSK yapabilir ayrica.

Diger konu olan Turkiye'nin savunma sanayi ihracati konusu ulkelerin sahip oldugu ekonomik, diplomatik ve askeri gucu ile dogru orantili oldugunu hatirlatmak isterim. Turkiye'nin bu uc parametredeki sansi askeri gucunun ve bu gucunu gerektiginde kullanmasi nedeniyle uretilen yerli sistemlerinin gercek savas kosullarinda denenmesi olmustur. URetilen her sistem TSK envanterinde asimetrik veya dusuk yogunluklu savas sartlarinda surekli kullanilmakta olmasi sanayi icin avantajdir. Ama esas sorun platform bazinda, yusek maliyetli urunlerin satis icin diplomatisi son mertebesine kadar kullanilmasi gerekiyor. Ozellikle Turkiye gibi urettigi ana platformlarinda bir cok alt sistemi hazir yabanci firmalardan tedarik edildigi icin, ihracat izinlerini verecek ulke ile ikili iliskilerin seviyesi belirleyici oluyor. Katar gibi cok iyi iliskiler vr dedigimi, hatta askeri us kurdugumuz ulke MILGEM yerine Italya'dan benzer gemiyi aldi. En cok kizdigim konulardan bir tanesi Katar'in bizim savunma sanayine simdiye kadar 300-400 milyon dolar mertebelerinde kalmasidir. 4x4 zirhli arac, Aselsan siah kulesi ve TB2 vs. Ekmek kirintilarini bize, ekmegi baskasina diyorum buna. Katar 20 tane T129 alabilirdi mesela. Her ulkeden 5-6 milyar dolarlik silah aldi.

Bu arada Aselsan, Tusas gibi firmalarimiz Dunya'da ilk 100 icinde olmalarina ragmen ozgun urun ihracatlarinin cirolari icindeki paylari cok dusuk. Aselsan yillik 150-200 milyon dolar mertebelerinde ihracat yaparak devam ediyor. Halbu ki Aselsan icin bu 400-500 milyon konusuyor olmasi lazim. Tabi bu telsiz, silah durbunu, silah kulesi vs satarak olmaz. Daha fazla sayida pahali ve sofistike urunler satarak olur. Ornegin, radarlar, tank-ucak-helikopterler icin aviyonikler, Korkut ucaksavar, Hisar vs satisi olmali. Sistem satabilmeliler artik. Komple bir alcak-orta irtifaya kadar sistemleri bir cozum olarak ulkelere satabilmeleri lazim. Aselsan icin pozitif bir haberve surekli olmasini istedigim mesela AselPOd satisi oldu ama Pakistan haricinde Malezya, Endonezya veya bir kac ulke daha bulunmasi lazim. Deniz topu 30mm MUHAFIZ'da iyi bir urun oldu Bunlar Aselsan'a ozgu, rekabet edebilir urunler. Misir, SA ve BAE ile iliskiler iyi olsaydi cok iyi olacakti savunma sanayi acisindan. FNSS'in kaybi 2-3 milyar dolar oldu SA ile yasanan kiriz nedeniyle.

Keza TUSAS'in ozgun platform ihracati yok. ANKA, Hurkus, T129 simdiye kadar olmaliydi. TUSAS parayi nasil kazaniyor? TSK'ya yapilan T129, T70 gibi uretimler, Airbus'a yapilan altsistem uretimleri, Boeing ve Sikorsky'ye yapilan uretimler. F35 ucagini orta govdesini uretiyor, iyi para kazaniyorlar. Proje gume gitmeseydi iyi olacakti. Kabul edilecek bir sey degil, savunma sanayini baltalayacak kararlar alinirken iki kere dusunmek gerekiyor. Turk firmalari urettigi savunma sanayi urunlerinin en buyuk alicisi ABD oldugu kac kisi biliyor? 2 milyar dolarlik savunma sanayi ihracatin 700-800 milyon dolari ABD'ye yapiliyor, Rusya'ya degil. Roketsan ve Aselsan Patriot (kullanicii olmadigimiz hale) icin parca ureten firmalar iken birileri surekli S400 parcasi uretecegiz diyor. Nerede, hangi S400 parcasini uretiyoruz. Tersine almadigimiz Patriot icin parca uretiyoruz. Ayronik iste...

Kullanıcı avatarı
_Turkuaz_
Süvariler
Mesajlar: 1911
Kayıt: 15 Tem 2012, 17:07
Yaş:

Türk Savunma Sanayi Ürünleri İhracat Potansiyeli ve İşbirlikleri

Mesaj gönderen _Turkuaz_ »

Covid-19 döneminde bile ufak ufak ihracat potansiyelimizi arttıracak yeni fuarlara katılmaya başlıyoruz galiba.
Resim

kabardey
Akıncılar
Mesajlar: 7513
Kayıt: 15 Tem 2012, 18:06
Yaş:

Türk Savunma Sanayi Ürünleri İhracat Potansiyeli ve İşbirlikleri

Mesaj gönderen kabardey »

İlginç bir konu, G20 kapsamında Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında geçen görüşmede, bir kaç konu ile birlikte askeri nakliye uçakları odaklanan ortaklıkları genişletmenin yollarını konuşulmuş.

Ukrayna ile başlanan projeler sanırım artık tamamen çıkmaza girdi. G. Kore'de bizim gibi CASA CN-235 ve C-130 kullanıcısı. G. Kore en son 4 tane C-130J almış. G. Kore'nin ABD'den ucuza uçak alabilecek iken böyle bir işe girişebileceğini sanmıyorum ama bakalım nedir aslı astarı.


Kaynak: https://tolgaozbek.com/savunma/g-20de-t ... rligi-var/

Kullanıcı avatarı
_Turkuaz_
Süvariler
Mesajlar: 1911
Kayıt: 15 Tem 2012, 17:07
Yaş:

Türk Savunma Sanayi Ürünleri İhracat Potansiyeli ve İşbirlikleri

Mesaj gönderen _Turkuaz_ »

Güney Kore MC-X projesiyle kendi turbofan nakliye uçağını geliştiriyor. Bu projeye pek ala ortak olunarak Türk aviyoniklerine sahip bir model çıkarılabilir. Hatta bir ara Birleşik Arap Emirliklerinin uçağın geliştirilmesi için ortak olduğu falan yazılmıştı.
https://aviationweek.com/defense-space/ ... t-aircraft
Resim

kabardey
Akıncılar
Mesajlar: 7513
Kayıt: 15 Tem 2012, 18:06
Yaş:

Türk Savunma Sanayi Ürünleri İhracat Potansiyeli ve İşbirlikleri

Mesaj gönderen kabardey »

Artık çok net, bizim böyle bir proje için ne insan gücümüz, ne de ekonomimiz var. CN-235'lerin artık bir an önce, başımıza bela olmadan, elden çıkması lazım. C-130'lar modernize edildi ama buna rağmen bütün yük A-400'lerin üstünde. A-400'lerin bütün kullanıcılarını toplasak bizim kadar kullanmamışlardır. G. Kore'nin 2030'lar sonrası için düşündüğü bir projeymiş, sizin sayenizde duydum. O kadar bekleyecek vakimiz var mı?

Tulga
Süvariler
Mesajlar: 1567
Kayıt: 11 Eki 2016, 08:16
Yaş: 40

Türk Savunma Sanayi Ürünleri İhracat Potansiyeli ve İşbirlikleri

Mesaj gönderen Tulga »

Şu aşamada kısa vadeli çözümleri hızla devreye sokmak durumundayız. Uzun vadeli proje işbirlikleri için uygun şartlar tabi ki oluşturulsun. Lakin yeni proje ürünlerini bekleyecek sürede değiliz şuan.

Benim önerim daha önce de belirttiğim üzere üç aşamalı alım ve modernizasyon sürecidir.

1- İngiltere'den derhal ve hemen 14 adet C-130-30 alınmalı ve Erciyes projesine devam ürünleri olarak sokulmalıdır.

2- İspanya'nın sayısını azaltmak istediği ve almak istemedigi A-400M sayısı 13 adet. Lakin İspanya, konsorsiyum ile görüşmeler yapıyor. Almayacağı uçakların üretime yansıyacağı sorunların yumuşatılma durumu görüşülüyor. Bunu fırsata çevirerek uçak birim fiyatından İspanya konsorsiyum payını düşürerek uçaklarda indirme gidilerek alımı yapılmalıdır.

3- Üçüncü olarak da eldeki 9 adet A-330-200'lerin dönüşüm maliyeti ile birlikte 200F modeline çevrilmesi yapılarak bir konsorsiyum dahilinde Tanker-Nakliye-Kargo-Sedye görev tanımlarına uygun dönüşümü yapılmalıdır. THY Teknik, 1. Hava İkmal, TUSAŞ, Aselsan çerçevesinde bu iş kotarılabilir.

( Hatta ve hatta bir tık daha ileri gidilerek THY envanterinden 12 adet 737-800 alınarak 4 adet AWACS, 8 adet de Deniz karakol uçağı modernizasyon projesine başlanmalıdır. )

Shock and Awe
Üye
Mesajlar: 438
Kayıt: 11 Tem 2018, 13:45
Konum: Ankara
Yaş:

Türk Savunma Sanayi Ürünleri İhracat Potansiyeli ve İşbirlikleri

Mesaj gönderen Shock and Awe »

Tulga yazdı: 12 Eyl 2023, 09:21
1- İngiltere'den derhal ve hemen 14 adet C-130-30 alınmalı ve Erciyes projesine devam ürünleri olarak sokulmalıdır.

2- İspanya'nın sayısını azaltmak istediği ve almak istemedigi A-400M sayısı 13 adet. Lakin İspanya, konsorsiyum ile görüşmeler yapıyor. Almayacağı uçakların üretime yansıyacağı sorunların yumuşatılma durumu görüşülüyor. Bunu fırsata çevirerek uçak birim fiyatından İspanya konsorsiyum payını düşürerek uçaklarda indirme gidilerek alımı yapılmalıdır.
Bu kısma aynen katılıyorum. Ayrıca CN-235'ler için de müşterek bir planlama yapmak gerekiyor. C-295, C-27J veya bunlar üzerinden yeni bir proje olabilir. Ama ukrayna ve koreye hiç bulaşmamak lazım onlarla yola çıkarsak yaya kalırız.

Cevapla