The first Turkish navy ship to enter Libyan waters since 1911, when the Ottomans lost what became Libya to the Italians, docked yesterday in Tripoli harbour. The frigate, TCG Heybeliada, arrived yesterday morning on a visit designed to promote Turkish-Libyan naval ties, including support for the Libyan navy.
The visit also celebrates the 500th anniversary of the world map drawn in 1513 by Ottoman admiral and cartographer Piri Reis and is part of North Africa tour to mark it.
As well as Tripoli, the frigate is visiting ports in Egypt, Tunisia, Morocco and Algeria. It arrived from Alexandria.
At a press conference on board yesterday, attended by members of the Libyan navy, Turkish navy officers spoke both of the relations between the two countries and the need for naval cooperation between all Mediterranean countries, particularly in the field of military training. In Libya’s case, this was anticipated to include support from the Turkish navy in the rebuilding of the Libyan navy and training for Libyan naval cadets. It is also expected to include the construction of vessels as well as the provision of expertise and technical support, as well as an exchange of visits and consultations between officials of the two countries’ navies.
The vessel’s commander said during the press conference that what is now Libya and Turkey had enjoyed good relations for 500 years. Asked if the Turkish naval skill support had been offered to Libya, a Libyan navy officer said that a number of friendly countries has agreed to provide help and support.
The 2,300-tonne Heybeliada was the first of four new frigates built in the military arsenal in Istanbul as apart of Turkey’s $4 billion naval development programme. Named after Heybeliada island in the Sea of Marmara, where the Turkish Naval Academy was established in 1773, it entered service in September 2011.
It was due to leave Tripoli today.
The Turkish Navy has almost 50,000 staff, 17 frigates, seven corvettes, 14 submarines and 27 fast patrol boats. It also has 75 aircraft.
The first Turkish navy ship to visit Libya in 102 years, TCG Heybeliada, in Tripoli yesterday (Photo: Aimen Eljali)
Yılda 150 tekne üretimi yapan Hollandalı Damen Tersanesi, Antalya'da kompozit tekne üretimi yapmayı planlıyor.
13 Temmuz 2013 / 09:24
Yılda 150 tekne üretimi yapan Hollandalı Damen Tersanesi, Antalya'da kompozit tekne üretimi yapmayı planlıyor.
Yılda 150 tekne üretimi yapan Hollandalı Damen Tersanesi, Antalya'da kompozit tekne üretimi yapmayı planlıyor. Dünyada 34 ülkede 38 tersanesi bulunan ve Antalya Serbest Bölgesi'nde Cyrus Yacht tersanesini devralan Hollandalı firma Damen Shipyards, kompozit tekne seri üretimi yapmayı planlıyor.
Firma sahibi Arnout Damen, Antalya'ya yaptıkları yatırımın tanıtımı için tersanede düzenlenen kokteylde yaptığı konuşmada, yaklaşık 4 ay önce Antalya'ya geldiğini ve tersaneden esinlenerek yatırım yapma kararı aldıklarını söyledi. 34 ülkede 38 tersaneleri bulunduğunu ve yılda 150 tekne ürettiklerini anlatan Damen, Antalya ekibinin da başarılı olacağına inandığını kaydetti.
Firmanın Antalya Genel Müdürü Auke Van Der Zee de 1927'den beri denizcilik tarihi olan çok uluslu gemi üretim grubu olduklarını belirtti. Damen Shipyards'ın 7 binden fazla çalışanı bulunduğunu ve bir aile şirketi olduklarını dile getiren Van Der Zee, Antalya'daki tersanede kompozit profesyonel teknelerin seri üretimini gerçekleştireceklerini bildirdi.
Dünyanın her yerinde müşterilerinin bulunduğunu ve tesisin yerel pazar için düşünülmediğini vurgulayan Van Der Zee, "Gemi inşa şirketiyiz, burada iş ortakları arıyoruz ve serbest bölgede güzel bir ortam oluşmasında katkıda bulunacağımızı düşünüyorum" dedi.
Konuşmaların ardından firma sahibi Arnout Damen ile Antalya'nın Hollanda Fahri Konsolosu Savaş Titiz resmi açılışı gerçekleştirdi.
Deniz Harp Okulu öğrencileri açık deniz eğitimine uğurlandı
Tunus, İspanya ve İtalya’yı kapsayan 22 günlük eğitime, 115 Deniz Harp Okulu öğrencisi ile Portekiz, Tunus ve Azerbaycan’dan öğrenciler katılıyor.
15 Temmuz 2013 / 13:38
Deniz Harp Okulu öğrencileri açık deniz eğitimine uğurlandı
Açık deniz eğitimine katılacak Deniz Harp Okulu Komutanlığı 3’üncü sınıf öğrencileri, törenle uğurlandı.
Tuzla’daki Deniz Harp Okulu Komutanlığı önünde düzenlenen törende öğrenciler, Tunus, İspanya ve İtalya’yı kapsayan 22 günlük eğitim için TCG Cezayirli Gazi Hasan Paşa Gemisiyle denize açıldı. Deniz Harp Okulu Komutanı Tümamiral Adnan Özbal, törende yaptığı konuşmada, öğrencilerin bilgi ve görgülerini artırmak amacıyla bu eğitim gezisinin düzenlendiğini söyledi. “Disiplinli, bahriye örf ve adetlerine uygun, Deniz Harp Okulu öğrencisine yakışır hareket ve davranışınızla, hem gemi içinde, hem de ziyaret edilecek limanlarda takdir ve hayranlık uyandıracağınıza eminim” diyen Özbal, gemi hayatının okul yaşamına göre daha zor ancak hiçbir şeyle ölçülemeyecek kadar da keyifli ve gurur verici olduğunu belirtti. Özbal öğrencilerden, eğitimi iyi değerlendirmelerini, subay ve öğretim elemanlarına her konuda sorular sorarak mesleki bilgilerini artırmalarını istedi.
Özbal, öğrencilerin, limanlarda dikkatlerin üzerlerinde olacağını bir an dahi unutmadan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve onun ayrılmaz bir parçası olan Türk Deniz Kuvvetleri’ni şeref ve gururla temsil etmenin bilinci içinde, disiplinli davranmalarını istedi. Uğurlama töreni için limanda bulunan velilere de hitap eden Özbal,şöyle devam etti:
“Biraz sonra uğurlayacağımız evlatlarımız, genç yaşlarında Türk bayrağını Akdeniz’de dolaştırmanın gururunu yaşarken, sizlerle beraber bizler de onları özleyeceğiz. Ancak onları merak etmeyeceğiz. Zira öğrencilerimizin sorumluluklarının bilincinde olduğundan eminiz. Başta gemi komutanı ve tabur komutanı olmak üzere tüm personel, onların bu eğitimin seyrini sağlıklı ve başarılı olarak tamamlamaları için her türlü gayreti gösterecektir.”
Deniz Harp Okulu 3’üncü sınıf öğrencilerini başarılı olmaları halinde 4’üncü sınıfa geçmelerini sağlayacak açık deniz eğitimi, Tunus, Barcelona ve Napoli limanlarını kapsıyor. Gemide 2’si kadın toplam 115 Deniz Harp Okulu öğrencisi bulunuyor. Portekiz’den 1, Tunus’tan 2, Azerbaycan’dan 26, kara ve hava harp okullarından da 7 öğrenci bu eğitime katılıyor. Azeybaycan’dan 2 subayın da yer aldığı açık deniz eğitiminde 31’i subay, 63’ü astsubay, 88’i er olmak üzere toplamda 182 gemi personeli ve 27 Deniz Harp Okulu personeli görev yapıyor.
Öğrenciler, bando eşliğinde tören geçişi yaptı. Gemideki selamlama mevkilerine geçmesinin ardından TCG Cezayirli Gazi Hasan Paşa Gemi’si limandan ayrıldı. Öğrenciler, tören alanında bulunan komutanları ve yakınları selamladı.
Tersan Tersanesi A.Ş. (Tersan Tersanecilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.) F / T Atlantic Viking'i teslim etti
SeaNews Turkey'de yer alan habere göre; Yalova'da buluınan Tersan Tersanesi, Norveç Alesund merkezli tanınmış balıkçılık şirketi, AS Giske Havfiske için inşa ettiği 74,7 m trol teknesi F/T Atlantic Viking'i teslim ettiğini duyurdu.
Balık proses tesisi ile donatılmış olan F / T Atlantic Viking, Norveç'ten farklı gemi sahipleri için Tersan Tersanesi'nde yapım aşamasında olan beş adet trol teknesi serisinin dördüncüsü.
İlk üç trol teknesi F / T Havbryn, F / T HAVSTRAND ve F / T VOLSTAD sahiplerine, sırasıyla Strand Fiskelsrap'a Şubat ayında, AS Strand Havfiske ve VOLSTAD şirketlerine ise bu yılın Mayıs ve Haziran aylarında teslim edilmişti.
Teslim töreninde TERSAN grup başkanı Nurettin Paksu, "F / T Atlantic Viking teknesini sahipleri Giske Havfiske AS şirketine teslim etmekten dolayı çok mutluyuz" dedi.
Paksu; "F / T Atlantik Viking biz son sekiz ay içinde Norveç teslim olduğu dördüncü gelişmiş trol balıkçı teknesi, biz tersanemizde bu gemilerin seri üretim gibi inşa edildiğini görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Tersan, sekiz ay içinde yüksek kaliteli, 4 fabrika trol teknesini farklı Norveç armatörler e teslim etmiş olması başarısının b ir kanıtıdır. Biz bu son teslimlerin başarımızın sürdürülebilirliğini gösterdiğinden ve Norveç ile işbirliğimizin giderek artarak Norveç gemi inşa pazarında daha fazla yer alacak olduğumuzdan çok eminiz. Her bu başarıya ulaşmak için bu proje katkıda bulunan kişilere ve taraflara teşekkür ederim. " dedi.
Aşağıdaki VİDEOda geminin 4 ay önce yapılan denize indirme töreninden çekimler yer alıyor.
[youtube][/youtube]
Pakistan'ın ilk yerli yapım F-22 firkateyni olan "Pakistan Deniz Kuvvetleri Gemisi ASLAT", Türkiye'yi ziyaret edecek.
Pakistan'ın Ankara Büyükelçiliği'nden alınan bilgide ülkenin ilk yerli fırkateyninin Gölcük Deniz Üssü'ne geleceği, Türk Deniz Kuvvetleri ile çeşitli liman ve deniz tatbikatlarına katılacağı bildirildi.
ASLAT'ın; Türk Deniz Kuvvetlerinin ana üssü olan Gölcük Deniz Üssünde geçici dostluk konaklamasının; var olan ikili bağları daha da güçlendireceğini belirten büyükelçilik yetkilileri, "Üst düzey savunma heyetlerinin karşılıklı ziyaretleri, mübadele eğitim programları ve deniz birliklerinin ziyaretleri; Türk-Pakistan savunma ilişkilerinin düzenli bir göstergesidir. Türk firkateyni F-496 TCG Gökova da, 04-08 Mart 2013 tarihlerinde Pakistan Deniz Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen, AMAN-2013 Deniz Tatbikatına katılmıştır. Halen Akdeniz ve Karadeniz'de konuşlandırılan ve Deniz Albay Ahmad Farooq tarafından komuta edilen ASLAT; Kuzey Sudan'da Sudan Limanı'nı, Libya'da Tripoli'yi, Rusya'da Novoroski'yi ziyaret etmiştir ve Suudi Arabistan'da Cidde'yi ziyaret edecektir." açıklamasını yaptı.
BU YIL ENVARTERE KATILDI
17 Nisan 2013 tarihinde Pakistan Deniz Kuvvetleri envanterine katılan ASLAT, SWORD sınıfı firkateynlerin dördüncü gemisi. Savaş gemisinin uzunluğu 123 metre, tonajı 3 bin 144 ve 29 deniz mili üzerinde hıza ulaşabiliyor. Pakistan Deniz Kuvvetlerinin satıh muhariplerine dayanak oluşturan gemi, çoklu tehdit ortamlarında, bağımsız olarak ya da bir görev gücünün parçası olarak, çalışma kapasitesine sahip. ASLAT, kapsamlı savunma yetenekleri ile; anti-denizaltı, anti-yüzey ve anti-hava operasyonları için, silah ve sensörlerle donatılan ASLAT, çok işlevli bir fırkateyn. Gemiye; geminin harekat menzilini arttıran anti-denizaltı operasyonları yürütebilecek bir Z9EC-20 helikopteri de yüklenebiliyor.
Zülfikar Sınıfı fırkateynler için pek de yerli denemez aslında. Zülfikar Sınıfı fırkateynlerin ilk üçü, Çin'de üretildi. Sonuncusu olan Aslat(254) ise Pakistan'da üretildi. Tabi ki, Çin ve Pakistan arasıdnaki anlaşmalardan tam olarak haberdar olamayız ancak, bizim Meko'lar ne kadar yerliyse, Zülfikar da o kadar yerlidir.
Sanchez yazdı:Zülfikar Sınıfı fırkateynler için pek de yerli denemez aslında. Zülfikar Sınıfı fırkateynlerin ilk üçü, Çin'de üretildi. Sonuncusu olan Aslat(254) ise Pakistan'da üretildi. Tabi ki, Çin ve Pakistan arasıdnaki anlaşmalardan tam olarak haberdar olamayız ancak, bizim Meko'lar ne kadar yerliyse, Zülfikar da o kadar yerlidir.
MEKO heleki son modernizasyondan sonra çok daha yerlidir.
Aslında bu Zülfikar sınıfı gemi için kaynakları yerli yada ekipman montajı yerli yapılan gemi demek daha doğru olur. Ama yinede Pakistan için doğru yolda atılmış önemli bir adımdır.
En son sailordream tarafından 22 Eki 2013, 15:51 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Cumhuriyetin kuruluşunun 90'ıncı yıl dönümü kutlamaları kapsamında Gölcük'te bulunan askeri gemilerin 28 Ekim ve 29 Ekim tarihlerinde halkın ziyaretine açılacağı belirtildi.
22 Ekim 2013 / 15:27
Türk Silahlı Kuvvetleri'ni sarsan 'Ergenekon' ve 'Balyoz', 'Kafes' gibi isimlerle anılan operasyon ve ardından gelen davaların ardından kapıları medyaya ve halkın ziyaretlerine kapanan Donanma Komutanlığı'nın Gölcük'deki Ana Üssü'nde, uzun bir aradan sonra Cumhuriyet Bayramı'nda savaş gemileri vatandaşların ziyaretine açılıyor.
Daha önce savaş gemilerinin tatbikatlara gidişleri, uzun süreli seyre giden ve gelen gemilerin uğurlama ve karşılanmaları için düzenlenen törenler dahil birçok etkinliği basına açık olarak gerçekleştirilen Donanma Komutanlığı'nda, uzun süredir basına izin verilmiyordu.
Aralarında eski Kuvvet Komutanlarının da bulunduğu birçok amiral ve subayın hapis cezalarına çarptırıldığı, Donanma Komutanı Nusret Güner'in istifa ettiği, geçtiğimiz günlerde 'Geleceğin Deniz Kuvvetleri Komutanı' gözüyle bakılan Koramiral Atilla Kezek'in beklenmedik biçimde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevinden istifa etmesiyle dikkatlerin yeniden üzerine toplandığı Donanma Komutanlığı'nın Gölcük deniz Üssü'nde, uzun süredir ilk kez kapılar halka ve gazetecilere açılıyor. Donanma Komutanlığı'ndan yapılan açıklamada, şöyle denildi :
"Cumhuriyetimizin kuruluşunun 90'ıncı yıl dönümü kutlamaları kapsamında Donanma Komutanlığı tarafından; Gölcük Deniz Ana Üssü Poyraz Limanı'nda bulunan askeri gemiler (Firkateyn, Hücumbot, Denizaltı, Akaryakıt Gemisi), 28 Ekim 2013 tarihinde 13.00-17.00 saatleri arasında, 29 Ekim 2013 tarihinde 10.00-17.00 saatleri arasında halkın ziyaretine açılacaktır" denilerek gemileri ziyaret etmek isteyenlerin belirtilen saatlerde Gölcük'te Anadolu Kalkınma Vakfı Kız Teknik ve Meslek Lisesi yanında bulunan giriş kapısında hazır bulunmaları gerektiği duyuruldu
Tasarımına 1999 da inşasına Şubat 2009 da başlandı 2 ay önce değil. "Two months after it was floated out" denize indikten iki ay sonra anlamını ihtiva eder.
Agustos 2013te 17000 tonluk kısmı denize indirildi çünkü inşaa edilmekte olduğu kızağın toplamkapasitesi 20000 tondu. O yüzden ikinci aşama diye bir olay var, yeni inşaa kızakları yetmediği için inşaatına bakım onarım kızakğında devam edilecek. Ciddi maliyet artışı yaratan konular.
Çok gözü kara daldıkları bu proje için daha bir dünya işleri var ama sonu onlar için hayırlı olacak.
Tuğamiral Çakır: Uçak gemisi yapmak bizim için daha kolay
Türkiye’nin ilk milli savaş gemilerinin yapıldığı İstanbul Tersanesi Komutanlığı kapılarını BUGÜN’e açtı. Tersane Komutanı Tuğamiral Çakır, her türlü suüstü savaş gemisini dizayn edebilecek yeteneğe sahip olduklarını belirterek “Uçak gemisi yapmak bizim için daha kolay” dedi.
Savunma sanayinin gururu ilk milli savaş gemisi projesi MİLGEM’i tasarlayan ve üreten İstanbul Tersanesi Komutanlığı kapılarını
BUGÜN’e açtı. Tersane Komutanı Tuğamiral Ahmet Çakır, milli harp gemisi sanayiine askeri tersanenin sunduğu katkıları anlattı. Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından MİLGEM Korveti’nin dizaynını gerçekleştirmek için 12 Mart 2004 tarihinde kurulan MİLGEM Proje Ofisi’nde savaş gemisi dizaynı, entegrasyonu ve inşası için gerekli tüm alanlarda yeterli bilgi ve beceriye sahip 50 civarında mühendis, lojistik, kullanıcı, teknik ressam ve idari personel görev yapıyor.
MÜTEVAZI ŞARTLAR HAKİM
Deniz Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarını karşılamak doğrultusunda diğer projelerde de yer almak için ofisin adı 2010 Dizayn Proje Ofisi olarak değiştirildi. Büyük işlere imza atan ofiste çok mütevazı şartlar hakim. Ofis için tersanede yeni bir bina inşaası hazırlığı yapılıyor. Tuğamiral Çakır, 10 yıl önce açılan ofisin şimdi geldiği noktayı şöyle anlattı:
GEMİYE 240 KM KABLO
“2004’te açılan ofise müdürü olarak 2005’te göreve geldim. MİLGEM’in ilk gemisini 2011’de teslim ettik. 7 senede hem dizayn hem inşa gerçekleştirdik. Böyle bir gemiyi defalarca yapan bir tersane için bile çok iddialı bir süre. Tamamen ofisin özgün dizaynı olan gemi 4,5 yılı inşa olmak üzere 7 senede tamamlandı. MİLGEM, Deniz Kuvvetlerimizdeki benzer gemilerdekine oranla en düşük personele sahip. Er dahil sadece 85 personel görev yapıyor. Bu yetenek yüksek otomasyonla gerçekleşmiş. Gemiye yaklaşık 240 km kablo, 9 km boru döşenmiş, yaklaşık 1000 ton yüksek kalitede gemi inşa sacı kullanılmış.”
Tuğamiral Çakır, MİLGEM gibi projelerde insanlara güven kazandırmanın çok önemli olduğunu belirterek, “Yola çıkıldığında herkes ürün istiyordu. O ürünü ortaya koyamadığımız müddetçe kişilerin kafalarındaki endişeleri yok etmek mümkün değildi” dedi. Dizayn ofisinde, bir deniz mayınının gemiye yakın bir mevkide patlaması sonrasında gemide oluşabilecek etkilerini simüle edebiliyorsunuz. Veya geminin titreşim analizlerini özel yazılımlar aracılığı ile yapabiliyorsunuz. Ofis çalışanları kendi alanlarında son derece profesyonel bir konumdalar. Tuğamiral Çakır, bugün gelinen nokta itibariyle teknik altyapı ve insan gücü olarak sahip olduğumuz yetenekler konusunda şu bilgileri verdi:
YABANCILAR HAYRET EDİYOR
“Biz denizaltı konusuna hâlâ temkinli yaklaşmakla beraber önümüzdeki dönem hedefleri içine milli denizaltı dizaynını da koyduk. Halihazırda, her türlü suüstü savaş gemisini dizayn edebilecek yeteneğe sahibiz. ‘Uçak gemisi yapabiliyor musunuz’ sorusuna cevaben ‘Kolay’ diyoruz. Çünkü, büyük gemi dizaynı daha kolaydır. Gemi küçüldükçe kısıtlarınız artıyor, hemen hemen aynı sistemleri daha küçük alan ve hacimlere daha düşük ağırlıklarla yerleştirmeniz gerekiyor. Gelen yabancı heyetler Heybeliada ve Büyükada korvetlerini görünce, bu kadar çok sistemi bu kadar küçük platforma nasıl yerleştirdiğimize hayret ediyor. Bu iki geminin dünyadaki çok maksatlı modern fırkateynlerin sahip olduğu özelliklerden hiç eksiği yok. Yabancı heyetlerin beğenileri bizim ulaştığımız seviyenin en önemli kanıtıdır.”
Fırkateyn projesiyle teknolojik sıçrama olacak
İstanbul Tersanesi Komutanlığı, MİLGEM Projesi ile Denizaltı Savunma Harbi ve Keşif Karakol Gemileri inşa ediyor. Bu proje ile kazanılan tecrübe ve bilgi birikimi sonucu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın hava savunma harbi firkateyni ihtiyacını karşılamak maksadıyla MİLGEM Projesi ile inşa eden gemilerin yaklaşık 2,5-3 katı büyüklükte olacak Hava Savunma Harbi Fırkateyni’nin dizayn ve inşa edileceği TF-2000 Projesi’ne başlandı. Tuğamiral Çakır, TF-2000 Projesi kapsamında yapılacak gemilerin özelliklerini şöyle anlattı:
400 KM MENZİLDEN TESİS
“İnşa edilecek platformlar tanımlanmış hava resmini asgari 400 km menzilden itibaren tesis edebilecek, tahsis edilen uçakların 3 boyutta kontrol edilmelerini sağlayabilecek. Kuvvet hava savunması yapmasına imkân sağlayacak uzun menzilli satıhtan, havaya güdümlü mermi sistemlerine sahip, kendini savunma maksatlı satıhtan havaya güdümlü mermilerle aynı anda taarruz eden çok sayıda satha yakın seyreden güdümlü mermiye karşı savunma sağlayabilecek nitelikte, hava savunma yeteneği yanında, bekasını sağlayabilecek nitelikte denizaltı savunma ve su üstü harbi sistemlerine sahip olacak.”
TF-2000 Projesi kapsamında yapılacak platformun temel algılayıcılarından biri olan çok maksatlı faz dizili radar sisteminin mümkün olduğunca milli olanaklarla gerçekleştirilmesini sağlamak üzere çalışma başlatılmasına karar verildiğini ifade eden Tuğamiral Çakır, bu çalışma kapsamında SSM ile ASELSAN A.Ş. arasında 2 Eylül 2013’te sözleşme imzalandığını belirtti.
8 YIL İÇİNDE TAMAMLANACAK
Tuğamiral Çakır, “TF-2000’in ana sensörü olan ‘Çok Amaçlı Faz Dizili Radar’ın (ÇAFRAD) geliştirme faaliyetlerine başlandı. Projenin ilk safhası olan Teknolojik Gösterim Fazı’nın 60 ay, nihai ürün fazının ise önümüzdeki 8 yıl içinde tamamlanması planlanıyor. Sadece ABD, Hollanda ve Avustralya gibi ülkeler tarafından üretilmekte olan bünyeye sabit antenlere sahip faz dizinli radarların Türkiye’de üretilmesiyle bu konuda teknolojik sıçrama gerçekleştirilmiş olacak” dedi.
MiLGEM güven oluşturdu
“Neden bugüne kadar milli gemimizi yapamadık” sorusu üzerine Tuğamiral Çakır şunları söyledi: “Türkiye’de çok iyi seviyede yetişmiş, dünyanın en iyi üniversitelerinden mezun olmuş çok sayıda mühendis var. Alanlarında dünya çapında projelere imza atıyorlar. Önemli olan bu bilgi ve beyin gücünü organize edip belli bir hedefe yönlendirebilmek. MİLGEM projesi öncesinde bu gücün farkındalığı yeterli seviyede değildi. Farkındalığın yeterli olmaması sebebiyle kendi mühendisimize güven de yeterli seviyede değildi. Bu sebeple milli dizayn bir savaş gemisine sahip olma hedefi sürekli ertelendi. MİLGEM projesinde ilk defa farkındalık ve neticesinde güven tam anlamıyla oluştu ve büyüklerimiz bize bu projeyi gerçekleştirme şansını tanıdı. Bu proje bu anlamda bir dönüm noktasıydı. Gerçekleştirdiğimiz takdirde, bir daha savaş gemisi tedariki için yurtdışı firmalara yönlenmeyecek, kendi özgün dizaynımıza sahip ve tamamen Deniz Kuvvetlerimizin ihtiyaçları doğrultusunda şekillenmiş savaş gemilerine sahip olacaktık. Aksini düşünmedik bile. Çünkü başarısız olduğumuz taktirde en az bir 10-15 sene daha böylesi bir imkân bize tanınmayacaktı. O yüzden tek alternatifimiz başarmaktı. Gelinen nokta hem bizim hem de ülkemizin geleceği için çok önemli. Sonrası için hedeflerimizi çok iyi belirlememiz lazım. Bu güne kadar gelişmiş ülkeleri yakalamaya çalıştık. Birilerinin peşinden koşmak değil, birilerinin gittiği hedefi görüp o hedefe ilerlememiz lazım. Aksi takdirde hep arkada kalmaya mahkum olursunuz. Bu nedenle ülke olarak kritik teknolojiler açısından hedef belirleyip onların peşinden koşmamız lazım.”
Sivil tersanelerden hiçbir şey esirgemiyoruz
Askeri tersanelere olan ihtiyacın hiçbir zaman bitmeyeceğini söyleyen Tuğamiral Çakır, 2001 yılında MİLGEM ihalesine ilk çıkıldığında hiçbir Türk firmasının özgün dizayn ile tek başına ihaleye girmediğini kaydederek şöyle konuştu:
MİLGEM MANTIĞINA AYKIRI
“Hepsinin ortağı yabancı tersane veya dizayn firmasıydı. Ve o ihale MİLGEM mantığına aykırı olduğu için iptal edildi. Bu girişimin başarısız olması sonrasında Deniz Kuvvetleri, Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile beraber önemli bir sorumluluğu alıp MİLGEM sürecine başladı. Aslında, ben bu süreci 1923’te yapılan İzmir İktisat Kongresi’nde alınan karara benzetiyorum. O kongrede de sanayi devriminin gerisinde kalındığı, ivedilikle sanayileşme atağının yapılması gerektiği belirtilmiş ancak özel sektörde sanayileşme atağını gerçekleştirecek sermaye olmaması nedeniyle devletin belli sektörlerde öncü olması kararı alınmıştır. MİLGEM projesinde de devlet bu sektördeki boşluğu dolduracak şekilde öne çıkarak bir ilki gerçekleştirmiştir. Milli olarak gerçekleştirilecek projelerin öncüsü, lokomotifi olduk. Ülkede bu projelerin ve daha nicelerinin gerçekleştirebileceğine dair güveni oluşturduk. Sivil tersane yöneticilerinin önlerindeki belirsizliği yok ederek daha kolay risk almalarını sağladık. Sivil tersanelerle, karakol botu ve çıkarma gemisi projelerinde MİLGEM projesi esnasında elde ettiğimiz deneyimleri ve bilgileri hep paylaştık, her konuda destek verdik. Hiçbir şeyi esirgemiyoruz. Bu topyekûn bir kalkınma projesi. Daha büyük hedeflere hep birlikte erişeceğiz.”
Sivil kurumsal kültür oluşturmalı
MİLGEM projesinin 5, 6, 7 ve 8. gemilerinin sivil tersanede yapılacağını hatırlatan Tuğamiral Çakır, sivil sektörde büyük projelere imza atılabilmesi için kurumsal kültürün oluşması gerektiğini kaydederek şöyle dedi: “Sivil tersanelerimiz bu gemileri yapabilecek seviyede. En önemli unsur insan gücü. Altyapıda eksikleri yok ancak insan kolay yetişmiyor. Deniz Kuvvetleri’nin 40 yılı aşkın eğitim ve personel politikalarının sonucu olarak MİLGEM gibi iddialı projeyi başarıyla yaptık. Sivil tersaneler de personel yetiştirilmesine önem vermeli, kurumsal kültürün oluşması için ciddi adımlar atmalı. Türkiye’nin en iyi mühendislerini bir araya getirip uzay gemisi yapalım diyemiyorsunuz. Tuğlaları üst üste koyarak bir yere geliniyor.”
185 parça yüzer unsura 7/24 hizmet
İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nın sadece askeri tersanelere gemi inşa faaliyetleri icra etmediğine dikkat çeken Tuğamiral Çakır, “Bizim iş gücümüzün yaklaşık yüzde 65-70’i, sorumluluğumuz altındaki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na ait 185 parça yüzer unsurun onarım, tadilat ve modernizasyon faaliyetlerine ayrılmıştır. Bakım ve onarım hizmeti sadece tersane ortamında kalmayıp yurtiçinde ve yurtdışında yüzer birliğin bulunduğu her mevkide başarıyla gerçekleştirilmektedir” dedi.
Bir başka deyişle 7 gün 24 saat, dünyanın her bölgesinde gemilerimize kesintisiz onarım hizmeti verildiğini vurgulayan Çakır, “ABD ve Almanya’dan gelen heyetler dahil, gemiyi ve tersanemizi gezen askeri heyetler ‘Endüstriniz çok gelişmiş bile olsa Deniz Kuvvetleri olarak bu birikiminizi mutlaka muhafaza edin. Biz bunu yapmadık ama şimdi çok pişmanız ancak süreci geri döndüremiyoruz’ diyor. Tüm bu sebeplerden dolayı, askeri tersanelerimiz Deniz Kuvvetlerimiz’in bekası için son derece önemli bir husustur” diye konuştu.
İnsansız hava araçları artık deniz üstünde de anlık takip yapacak. İlk etapta 26 adet Gemiye Konuşlu İnsansız Hava Aracı (GİHA) yapılacak.
Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Genelkurmay Başkanlığı'nın denizlerde kullanılacak İnsansız Hava Aracı (İHA) ihtiyacını karşılamak için harekete geçti. Hayata geçirilecek olan Gemiye Konuşlu İnsansız Hava Aracı (GİHA) projesi için Teklife Çağrı Dosyası'nı hazırlayan Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Genelkurmay Başkanlığı'nın ihtiyacını gidermek için ilk etapta 26 adet GİHA alımı planlıyor.
İhale usulüyle hayata geçirilmesi planlanan GİHA için yerli üreticilere çağrı yapılacak ve Aselsan gibi yerli üreticilerin projede yer alması sağlanacak. İhalenin gerçekleşmesiyle de GİHA projesi 1 yıl içinde hayata geçirilecek.
Denizlerde sürekli seyrüsefer durumundaki Türk Donanması, GİHA'ları kullanmaya başladığı andan itibaren daha etkin görev yapmaya başlayacak. Donanmanın elindeki radar sistemlerinin yanı sıra GİHA'lar da Donanma Komutanlığı ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın harekat merkezlerine görüntü aktaracak. GİHA'nın aktardığı yeni görüntülerle anlık takibin de kapsamı genişleyecek. Yapımı tamamlandıtan sonar 26 adet GİHA'nın 10'u Ege Denizi'nde konuşlandırılacak. Geri kalan GİHA'lar ise Akdeniz ve Karadeniz'deki gemilerde görev yapacak.
10'U EGE DENİZİ'NDE
Denizaşırı göreve giden her firkateyn ve korvete de en az 2 GİHA konuşlandırılacak. GİHA sistemi, kaçakçılıkla mücadele konusunda da donanmaya güç katacak. Böylece insan kaçakçılığının da önüne geçilecek. GİHA'lar 7 bin feet yükseklikte 12 saat boyunca görev yapabilecek. GİHA, konuşlu olduğu gemiden havalandıktan sonra 100 deniz mili uzağa giderek görüntü toplayabilecek. GİHA sisli ve yağışlı havalarda da görev yapabilme kabiliyetine sahip olacak.
Haber başlığını atan arkadaşın anlından öpmek lazım bakın kim geliyor deyince insan Godzilla gibi bir şey bekliyor , Yunan botuyla bizimkini yan yana koyduğumuzda gerçekten Godzilla gibi kalıyor
Adana Büyükşehir Belediyesi, 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatında kullanılan tank çıkarma gemilerinden TCG 314-302’yi Merkez Park’a yerleştirdi.
12 Şubat 2014 / 07:28
ÇIKARMA GEMİSİ TURİZME KAZANDIRILDI
Adana Büyükşehir Belediyesi, 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatında kullanılan tank çıkarma gemilerinden Türkiye Cumhuriyeti Gemisi TCG 314-302’yi Merkez Park’a yerleştirdi.
Kıbrıs Savaşı’nda kullanılan benzer gemiler arasında hurda fabrikalarına verilmeyen son gemi olarak bilinen çıkarma gemisi bakım, onarım ve ışıklandırma yapılmasının ardından ziyarete açılacak.
Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, çocuklarımızın ve halkımızın milli bilincini üst seviyede tutmak, onları yakın tarihimizle ilgili bilgilendirmek üzere böyle bir girişimde bulunduklarını belirtti.
Zihni Aldırmaz, “Çocuklarımız çıkarma gemisi nedir, tarihimizde nerelerde, nasıl kullanılmıştır öğrensin. Bu gemi kendi tersanemizde yapılmış olması açısından da önem taşıyor. Hurda fabrikasına gitmesindense Adanalıların ve kent dışından gelen insanlarımızın ziyaret edip, bilgi alabileceği bir açık hava müzesi haline getirilmesi bize çok daha uygun geldi. Bu geminin manevi değeri çok büyük ve sergilenmesi gerekiyor” dedi.
TCG 314-302 TARİHÇE VE ÖZELLİKLER
Gemi TCG Ç-302 Sınıfı, Ç-314 numaralı tank çıkarma gemisi personel çıkarmada da kullanılmış. 1965 yılında İstanbul Haliç Tersanesinde yapıldı ve aynı yıl donanmaya katıldı. 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatına katılan gemi adaya tank ve personel sevkiyatında kullanıldı. Daha sonra 1987 yılında hizmetten çekilerek Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğüne devredildi.
15.02.2007 tarihinde Çatalan Belediyesi tarafından Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğünden satın alınarak, İstanbul’dan Söndüren 5 gemisinin yedeğinde Mersin Limanı’na, oradan da kara yoluyla Çatalan Baraj Gölü’ne nakledildi ve yolcu taşımada kullanıldı.
Çatalan Belediyesi'nin kapatılması ile 16.01.2008 tarihinde Adana Büyükşehir Belediyesi’ne devredildi. Makine İkmal Daire Başkanlığınca 2012 yılında batık olduğu yerden çıkartılarak 6 adet balıkçı teknesi desteği ile eski Çatalan yolunun olduğu yere çekildi. Buradan özel vinçlerle kaldırılarak özel treylere yüklendi ve çok zorlu bir yolculuktan sonra Balcalı Şantiyesi’ne indirildi.
Daha sonra Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz’ın talimatıyla Merkez Park’ta yaptırılan yerine taşındı.
Burada bakım ve onarımı kapalı ortamda yapılacak ve ışıklandırma ile çevre düzenleme çalışmaları tamamlanınca vatandaşların ziyaretine açılacak. Ayrıca geminin bulunduğu bölgeye bir tanıtım panosu yaptırılıyor. Bütün özellikleri ve geminin resimleri bu panoda olacak.
Aldırmaz Hurda Fabrikasına Gidecek Çıkarma Gemisini Adana Turizmine Armağan Ediyor
ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ, KIBRIS BARIŞ HAREKATINDA KULLANILAN TANK ÇIKARMA GEMİLERİNİN SONUNCUSUNU MERKEZ PARK’A YERLEŞTİRDİ. GEMİ; BAKIM, ONARIM VE IŞIKLANDIRMANIN ARDINDAN, ADANALILARIN ZİYARETİNE AÇILACAK…
Adana Büyükşehir Belediyesi, 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatında kullanılan tank çıkarma gemilerinden TCG 314-302’yi Merkez Park’a yerleştirdi.
Kıbrıs Savaşı’nda kullanılan benzer gemiler arasında hurda fabrikalarına verilmeyen son gemi olarak bilinen çıkarma gemisi bakım, onarım ve ışıklandırma yapılmasının ardından ziyarete açılacak.
Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, çocuklarımızın ve halkımızın milli bilincini üst seviyede tutmak, onları yakın tarihimizle ilgili bilgilendirmek üzere böyle bir girişimde bulunduklarını belirtti.
Zihni Aldırmaz, “Çocuklarımız çıkarma gemisi nedir, tarihimizde nerelerde, nasıl kullanılmıştır öğrensin. Bu gemi kendi tersanemizde yapılmış olması açısından da önem taşıyor. Hurda fabrikasına gitmesindense Adanalıların ve kent dışından gelen insanlarımızın ziyaret edip, bilgi alabileceği bir açık hava müzesi haline getirilmesi bize çok daha uygun geldi. Bu geminin manevi değeri çok büyük ve sergilenmesi gerekiyor” dedi.
TCG 314-302 TARİHÇE VE ÖZELLİKLER
Gemi TCG Ç-302 Sınıfı, Ç-314 numaralı tank çıkarma gemisi personel çıkarmada da kullanılmış. 1965 yılında İstanbul Haliç Tersanesinde yapıldı ve aynı yıl donanmaya katıldı. 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekâtına katılan gemi adaya tank ve personel sevkiyatında kullanıldı. Daha sonra 1987 yılında hizmetten çekilerek Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğüne devredildi.
15.02.2007 tarihinde Çatalan Belediyesi tarafından Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğünden satın alınarak, İstanbul’dan Söndüren 5 gemisinin yedeğinde Mersin Limanı’na, oradan da kara yoluyla Çatalan Baraj Gölü’ne nakledildi ve yolcu taşımada kullanıldı.
Çatalan Belediyesinin kapatılması ile 16.01.2008 tarihinde Adana Büyükşehir Belediyesi’ne devredildi. Makine İkmal Daire Başkanlığınca 2012 yılında batık olduğu yerden çıkartılarak 6 adet balıkçı teknesi desteği ile eski Çatalan yolunun olduğu yere çekildi. Buradan özel vinçlerle kaldırılarak özel treylere yüklendi ve çok zorlu bir yolculuktan sonra Balcalı Şantiyesi’ne indirildi.
Daha sonra Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz’ın talimatıyla Merkez Park’ta yaptırılan yerine taşındı..
Burada bakım ve onarımı kapalı ortamda yapılacak ve ışıklandırma ile çevre düzenleme çalışmaları tamamlanınca vatandaşların ziyaretine açılacak. Ayrıca eeminin bulunduğu bölgeye bir tanıtım panosu yaptırılıyor. Bütün özellikleri ve geminin resimleri bu panoda olacak.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı BARBOROS Türk Deniz Görev Grubu, dünya denizlerinde sancak-varlık göstererek Türk dış politikasını desteklemek ve Afrika ülkeleri ile tesis edilen ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla Afrika'ya gidiyor.
Genel Kurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Barbaros Türk Deniz Grubu'nun" Afrika kıtasının batısından başlayarak, tüm kıta içinde 26 Afrika ülkesine yönelik eğitim faaliyeti gerçekleştireceği ve limanı ziyaret edeceği bildirildi.
Barbaros Türk Deniz Grubu Afrika turunda, ABD Afrika Komutanlığınca planlanan ve Batı Afrika ülkelerinin de yer alacağı "OBANGAME EXPRESS" Tatbikatına da katılacak. Tatbikatta yer alan Türk Görev Grubu, Güney Afrika'da bulunan Overberg Atış Alanı'na güdümlü mermi ve top atışlarında bulunacak ve Hint Okyanusu'nda, deniz haydutluğu ile mücadele faaliyetlerine ve deniz güvenliğine destek sağlayacak.
Tuğamiral Ali Murat Dede'nin Komuta ettiği Barbaros Türk Deniz Görev Grubu, 17 Mart Pazartesi günü Gölcük Deniz Ana üs Komutanlığı'ndan yola çıkacak. Grupta TCG GEDİZ (F-495) ve TCG ORUÇREİS (F-245) firkateynleri ile TCG HEYBELİADA (F-511) korveti ve TCG YB. KUDRET GÜNGÖR (A-595) lojistik gemisi yer alıyor.
Barbaros Türk Deniz Görev Grubu Afrika turundan 27 Haziran 2014 tarihinde dönecek.
a. Üç adet harp gemisi ve bir adet deniz karakol uçağı ile Birleşmiş Milletler/NATO görevleri, 31 adet harp gemisi ile millî görevler icra edilmiştir.
b. Barbaros Türk Deniz Görev Grubu (TCG ORUÇREİS, TCG GEDİZ, TCG HEYBELİADA ve TCG YB.K.GÜNGÖR) Gölcük'te icra edilen uğurlama töreni hitamında, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri Anma Törenlerine iştirak amacıyla Çanakkale Boğazına intikal etmektedir.
c. TCG GELİBOLU Uluslararası Denizcilik ve Savunma Fuarına (DIMDEX) katılmak ve bölge ülkelerine yönelik ikili ilişkileri geliştirmek maksadıyla Dubai/BAE'de liman ziyareti icra etmektedir.
ç. TCG GAZİANTEP Joint Warrior-14 Tatbikatı'na iştirak amacıyla Rota/İspanya'ya intikal etmektedir.
2. Sahil Güvenlik Komutanlığı:
Dört adet bot ile Türkiye-Suriye deniz hududunda karakol görevi icra edilmiştir.
Barbaros Türk Deniz Görev Grubu’nun 102 günlük Afrika seyahati dün başladı. 250 personelin bulunduğu gemide yaşam 24 saat sürüyor. Denizde günleri karıştıran personel haftanın yeni başladığını karavanadaki kuru fasulyeden hatırlıyor.
Türk Deniz Kuvvetleri’nin 148 yıllık aradan sonra çıktığı en uzun yolculuğun ilk gününe filonun amiral gemisi TCG Gediz’de eşlik ediyoruz. Barbaros Türk Deniz Görev Grubu’nun sancak gemisi olan Gediz’in Savaş Harekat Merkezi’nde tüm personel özel giysilerle görev başında. Gemideki 50 kilometre mesafeli SM-1 füzeleri ve 140 kilometre mesafeli güdümlü Harpoon mermileri bu merkezden ateşleniyor. Elektronik harp uzmanlarının tüm dikkati radarlarda. Vardiyası dolan personel, spor yapıp film izleyerek dinlenmeye çekiliyor. Aylarca kaldığı açık denizde günleri karıştıran personel hafta başı olduğunu menüde kuru fasulyeyi görünce anlıyor.
Türk donanmasındaki toplam 16 fırkateynden biri olan TCG Gediz, 27 ülkeyi kapsayacak 102 günlük seyahat için yola çıkan 4 gemilik konvoyun sancak gemisi. ABD donanmasından 2001’de Türk donanmasına katılan gemi modern çağın en etkili savaş gemisi olarak anılıyor. Tek başına harekat yapabilecek teknolojik ve askeri donanıma sahip olan gemi 30 knots hızıyla dikkat çekiyor. Gemi personelinin hepsi alanlarında uzman subay, astsubay ve erbaşlardan oluşuyor. Her vardiya da yaklaşık 100 kişi görev yaparken, 180’i kalıcı 250 personelin bulunduğu gemide 24 saat yaşam sürüyor. Deniz Kurmay Yarbay Altan Altınkaya komutasındaki gemide Afrikaya’ya giden görev gücü ‘Barbaros’un komutanı Tuğamiral Ali Murat Dede de var. Sancak gemisi tam yol, 148 yıl sonra bir kez daha donanmayı Ümit Burnu’na doğru götürüyor.
Film de denizle ilgili
İki vardiya halinde süren gemi yaşamında subay ve astsubaylar, 6’şar saat görev yapıyor. Muhabere, makine, gemi kontrol, harekat merkezi gibi bölümlerde görevli personel, vardiyalarının ardından günlük yaşantılarını sınırlı da olsa devam ettiriyor. Gemi de spor yapmak isteyenler için küçük bir salon var. Personelin bir kısmı Tv ya da film izleyerek yorgunluk atıyor. Tercihleri de yine denizcilikle ilgili filmler. İlk gün gemideki ekranda deniz haydutluğuyla mücadelenin konu edildiği ve Tom Hanks’in başrolde yer aldığı ‘Kaptan Philips’ adlı film vardı.
Ücretsiz telefon hattı
Aylarca ailelerinden uzak kalan personelin en büyük ihtiyacı ise telefon. Akılları geride bıraktıkları ailelerinde kalan personel X Band sistemi adlı telefon ile Türkiye’yi arayabiliyor. Gemide 3 sabit hat hizmet verirken personel ücretsiz olarak sevdikleriyle konuşabiliyor. İdari Astsubay Hakan Aktaş, “Gölcük’te yaşayan ailem ve 10 gün önce doğan kızımın haberlerini telefonla alıyorum. Bazen sıra beklemek zor oluyor ama arkadaşlarım çok anlayışlı. Tüm zorluklarına rağmen böylesine bir görevde bulunmak gururu verici” diye konuşuyor.
Bordo Bereliler ilk kez uzun seyahatte
Sancak gemisinde bulunan birliklerden biri diğeri de kamuoyunda bordo bereliler olarak bilinen Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli. Ekibin komutanı Üsteğmen Çağrı Büyükdeveci, yüksek risk içeren görevleri başarıyla tamamladıkları ödül amaçlı bu sefere gönderildiklerini söylüyor. Büyükdeveci, bu seyahatle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’yla ortak operasyon yapabileceklerini göstermek istediklerini belirtiyor.
SAT eğitim verecek
Deniz Kuvvetleri’nin en özel operasyon birliği olan Sualtı Taarruz Timi de(SAT) TGC Gediz’de görev yapıyor. Tüm yolculuk boyunca gemide bulunacak olan SAT timinde 2 Subay ile 6 Astsubay bulunuyor. Timin komutanı Üsteğmen Erdal Çerçi, seyir güvenliğini sağlamak için bulundukları gemide bir diğer görevlerinin de gittikleri ülkelerdeki askeri personeli eğitmek olduğunu söylüyor. Üsteğmen Çerçi, “Afrika kıtasındaki gelişmemiş ülkelerin komandolarına; gemi zapt(ele geçirme) ve müsadere(etkisiz hale getirme) eğitimi vereceğiz. Dünyanın en zorlu deniz komando eğitimlerini gelişmemiş ülke askerlerine öğreteceğiz. Yüksek risk ve baskı altında harekat kabiliyetini geliştirecek ve arttıracak teknikleri göstereceğiz” diyor.
Gemideki Seahawk helikopteri hem hava operasyonları hem de kurtarma çalışmaları için büyük önem taşıyor.
‘Kuru pazartesi’
Gemideki yemekler de oldukça lezzetli. Her pazartesi menüde yer alan kuru fasulye aylarca süren seyahat boyunca günleri bile şaşırabilen personele haftanın yeni başladığını hatırlatıyor. Deniz Üsteğmen Ahmet Yılmaz, “Haftanın başladığını kuru fasulyeden anlıyoruz. Böylece zaman kavramı daha anlaşılır oluyor. Son 6 bayramımı Hint Okyanusu’nda geçirdim hatta üsteğmenlik rütbemi de açık denizde aldım” diyor.
Savaş Harekât Merkezi her daim savaşa hazır
Geminin beyni olarak değerlendirilen ‘Savaş Harekât Merkezi’nde ise 20 personel var. Radar ve sonar operatörlerinin yanı sıra, başka gemilerin varlığını tespit eden elektronik harp uzmanları da merkezin değişmez personeli. Aynı zamanda geminin tüm silah sistemleri de bu merkezden idare ediliyor.
SM- 1 füzeleri ile güdümlü Harpoon mermilerinin ateşlendiği merkezin personeli çatışma durumunda kullanılan özel üretim koruyucu giysilerle görev yapıyor. Giysiler hem ses yalıtımını önlüyor hem de personelin olası bir saldırı anında ateşten zarar görmesini. Ayrıca ESSM güdümlü mermisi de uçaklara karşı 18 kilometre menzilde etkili bir savunma aracı olarak kullanılıyor.
TCG Muavenet şehitlerinin madalyaları 22 yıl sonra geldi
ABD uçak gemisinin attığı iki füzeyle, 1992 yılında vurulan TCG Muavenet firkateyninin 5 şehidi 22 yıl sonra hatırlandı. Hayatını kaybeden beş denizcinin ailesine ‘Devlet Övünç Madalyası’ verildi. Deniz Teğmen Alper Tunga Akan’ın ailesi şehitler arasında ayrım yapılmasına tepkili
NATO’nun 1992 yılındaki tatbikatı sırasında ABD uçak gemisinin attığı 2 füzeyle vurulan TCG Muavenet firkateyninin 5 şehidi 22 yıl sonra hatırlandı. Gemideki patlamada hayatını kaybeden 5 denizcinin ailesine ‘Devlet Övünç Madalyası’ verildi. Madalyanın sahiplerinden Deniz Teğmen Alper Tunga Akan’ın ailesi ise şehitler arasında ayrım yapılmasına tepkili.
Takvimler 2 Ekim 1992′yi gösterdiğinde Türkiye Ege denizinden gelen bir haberle yasa boğuldu. NATO Kararlılık Tatbikatı için Psara Adası açıklarında bulunan TCG Muavenet, gece saatlerinde ABD uçak gemisi USS Saratoga’dan ateşlenen 2 seaparrow füzesiyle vuruldu. Geminin yönetim kademesinin bulunduğu köprü üstüne art arda isabet eden 2 füzeyle Muavenet büyük hasar görürken, gemi komutanı Kurmay Yarbay Kudret Güngör ile vardiya subayı Teğmen Alper Tunga Akan, Telsiz Astsubayı Serkan Aktepe, Çavuş Mustafa Kılınç ve Topçu Er Recep Akan yaşanan patlamada hayatını kaybetti.
‘Kaza’ olarak değerlendirilen olayın ardından hayatını kaybeden askerler görev şehidi olarak değerlendirilmiş ve ailelerine sadece TSK Bronz Övünç Madalyası verilmişti. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ise geçen yıl aralık ayında Cumhurbaşkanlığı’na başvurarak, Muavenet’in 5 şehidi için ‘Devlet Övünç Madalyası’ verilmesini talep etti. Talep Bakanlar Kurulu’na iletildi ve buradan çıkan onayla Cumhurbaşkanlığı şubat ayında 5 şehide ‘Türkiye Cumhuriyeti Devlet Övünç Madalyası’ verdi. Hazırlanan altın madalya ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ıslak imzasının bulunduğu berat, şehitlerin yaşadığı illerdeki valiliklere gönderildi. Geçtiğimiz 18 Mart Şehitleri Anma Günü’nde de Tekirdağ Valisi Ali Yerlikaya, Deniz Teğmen Alper Tunga Akan’ın annesine madalya ve beratı sundu.
‘Oğlumu geri getirmez’
Oğlu adına 22 yıl sonra madalya alan Kıymet Akan, 22 yıl sonra hatırlanmanın kendilerini mutlu ettiğini söyledi. Oğlunun barış zamanında ülke toprağı sayılan gemide meydana gelen olayda şehit olduğunu belirten anne Akan, “Oğlum ve silah arkadaşları şimdiye kadar bir tatbikatta yaşanmayan şekilde öldüler. Füzelerin nasıl ateşlendiği ve çocuklarımızın nasıl şehit edildiği bile ortaya çıkartılamadı. Ama biz terörle mücadelede şehit olanlara tanınan haklardan yararlanamıyoruz. 22 yıl sonra bu madalya bize gurur verdi ama oğlumu geri getirmez. Türk toprağı sayılan gemide şehit olan Alper gibi şehitlerin de en yüksek seviyede anılmasını isterdim. Görev zayiatı sayılması beni üzüyor” dedi.
Şehidin kardeşi İsmail Akan da, “Ağabeyim görev şehidi sayıldı ve ailemiz çoğu haktan mahrum edildi. ABD gemisinin kasten ateş ettiği bilinmesine rağmen olayın üstü kapatıldı” ifadelerini kullandı.
‘Koruma altında olmalılar’
Şehit ayrımının kendilerini de rahatsız ettiğini belirten Şehit Aileleri Federasyonu Başkanı Hamit Köse ise, “Bizce askerlerimiz terhis olana kadar devletimizin garantisinde olmalı. Biz tüm şehitlerin ailelerine haklarının verilmesi için başvurular yaptık. Ama sonuç alamadık. İlgili kanunlar arasındaki farkların giderilmesi gerekiyor” dedi.
Geride soru işaretleri kaldı
1942′de inşa edilen Muavenet Muhribi(USS Gwin), Türkiye’ye 1972 yılında ABD tarafından verilmişti. Kıbrıs Barış Harekatı’na da katılan muhrip, 2 Ekim 1992 tarihinde “NATO Kararlılık Gösterisi-92″ tatbikatı sırasında vurulduğunda ağır hasar aldı. 5 denizcimizin hayatını kaybettiği olaydan geriye çok sayıda soru işareti kaldı. Füzelerin ateşlenmesi için 6 kişinin karar vermesinin gerekmesi, iki füzenin birbiri ardına ateşlenmesi, dörtlü şifre ve kilit sistemiyle çalışan füzenin tam köprü üstünü vurması ve hava savunma amacıyla kullanılan füzelerin tüm personelin faal olmadığı 23.30′da çıkması ‘kaza mı kasıt mı’ tartışmalarını da beraberinde getirdi.
Karşılıklı eğitimin yapılmadığı saatte füzelerin kilitlendiğini algılayan Muavenet personelinin ABD uçak gemisi Saratoga’yı telsizle uyarması ve gemi komutanı Yarbay Kudret Güngör’ün o saatte neden köprü üstünde olduğu da merak edilen konuların arasındaydı. Olayın ardından ABD, tazminat olarak Türkiye’ye 7 adet Knox fırkateynini indirimli olarak sattı. Olay olduğunda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Vural Beyazıt, Donanma Komutanı ise Güven Erkaya’ydı. Yarbay Kudret Güngör’ün ismi de donanmadaki lojistik gemisine verildi.
Her ülkenin bayrağınıda nerden bulsun adamlar. Limana yanaşınca birileri bayrak hediye etsin madem çok hassasız. Hadi gidin bir Tunus bayrağı bulun kolay işmi. Hem adamlar bayraklarıyla don yapıyor onlar için bayrak bizim gibi kutsal bir şey değil anlamazlar.
Kimyasal silahların imhasında TCG Salih Reis görev alacak
Türk Silahlı Kuvvetleri Suriye'nin kimyasal silahlarının imhası için TCG Salih Reis gemisinin İtalya'nın Augusto Limanı'na doğru yola çıktığını açıkladı.
Suriye'nin kimyasal harp maddelerini imha çalışmalarına Deniz Kuvvetleri bünyesindeki TCG Salihreis gemisi de katılacak.
TSK'dan yapılan açıklamaya göre TCG Salihreis gemisi Suriye'den tahliye edilen kimyasal harp maddelerinin imhası kapsamında dün İtalya'nın Augusta limanına intikale başladı.
TSK'dan yapılan diğer açıklamalara göre bir ATR-72 (TCB-702) uçağı Karadeniz'de uluslararası hava sahasında keşif gözetleme uçuşu icra etti.
Bir Deniz Karakol uçağı (TCB-654) Etkin Çaba Harekâtı'na yardımcı destek kapsamında dün Ege Denizi'nin uluslararası hava sahasında keşif gözetleme uçuşu icra ederken söz konusu uçağa Yunanistan'a ait iki adet F-16 uçağı tarafından toplam bir dakika 34 saniye süre ile radar kilidini muhafaza etmek suretiyle tacizde bulunuldu.
balıkcı yazdı:Bir Deniz Karakol uçağı (TCB-654) Etkin Çaba Harekâtı'na yardımcı destek kapsamında dün Ege Denizi'nin uluslararası hava sahasında keşif gözetleme uçuşu icra ederken söz konusu uçağa Yunanistan'a ait iki adet F-16 uçağı tarafından toplam bir dakika 34 saniye süre ile radar kilidini muhafaza etmek suretiyle tacizde bulunuldu.
Karakol ve Denizaltı Savunma Harbi görevlerini karşılamak üzere, "Yeni Tip Karakol Gemisi" projesi kapsamında inşa edilen TCG Karataş (P-1212), İskenderun Deniz Üs Komutanlığı'na katıldı.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın sahillere yakın bölgelerdeki Karakol ve Denizaltı Savunma Harbi görevlerini karşılamak üzere, "Yeni Tip Karakol Gemisi" projesi kapsamında inşa edilen TCG Karataş (P-1212), düzenlenen tören ile Hatay'ın İskenderun ilçesindeki Deniz Üs Komutanlığına katıldı.
Törende, TCG Karataş yeni tip karakol gemisi İskenderun Deniz Üs Komutanlığı rıhtımına yanaştı. Mürettebat indikten sonra İstiklal Marşı okunarak geminin tarihçesi okundu.
Gemi Komutanı Deniz Üsteğmen Mustafa Azimli'ye, Hatay Valisi Celalettin Lekesiz tarafından katılış anı objesi takdim edildi.
Yaptığı konuşmasında Türkiye'nin denizlerdeki stratejik önemine dikkat çeken İskenderun Deniz Üs Komutanı Tuğamiral Nejat Atilla, "Türkiye, Asya ile Avrupa arasında bulunan, Karadeniz, Ege ve Akdeniz gibi, stratejik öneme sahip denizlerle çevrili, bu denizleri birleştiren iki önemli su yoluna ve bir iç denize sahip, jeopolitik ve jeostratejik konumu gereği önemi her gün daha da artan bir ülkedir. TCG Karataş, 1300 deniz mili seyir siası ile her geçen gün önemi artan Akdeniz'de sancak ve varlık gösterecek şanlı Türk bayrağımızı dalgalandıracaktır. Dosta güven düşmana korku verecektir" dedi.
Konuşmaların ardından protokol üyeleri gemiyi gezdi. Hatay Valisi Celalettin Lekesiz tarafından gemi defteri imzalandı. Geminin etrafında deniz birlikleri tarafından güvenlik önlemleri alındı. İskenderun Yelken Kulübü öğrencileri tarafından yelken gösterisi düzenlendi.
Tören sonunda, törene katılan vatandaşlar da gemiyi gezdirildi. Gemi saat 17.00'ye kadar açıkta bekletilerek tekne seferleri düzenlenecek.
Türkiye'nin itirazlarına rağmen Rum Kesimi, Doğu Akdeniz'de yeni sondaj çalışmalarına başladı. Bunun üzerine Türk savaş gemisi bölgeye gönderildi. Rum Savunma Bakanı Türkiye'nin hamlesini "Beklenen bir provokasyon" sözleriyle yorumladı.
Kıbrıs Rum Yönetimi, Türkiye'nin tüm itirazlarına rağmen Doğu Adeniz'deki doğalgaz sondajlarına bir yenisini daha ekledi.
İtalyan-Kre konsorsiyumuna ait sondaj gemisi, adanın güneyindeki dokuzuncu parselde çalışmalara başlamak üzere Rum Kesimi'ne gitti.
Sondaj gemisi, Rumların tek yanlı ilan ettiği münhasır ekonomik bölgede doğalgaz alanında bir buçuk yıl süreyle sondaj çalışmaları yapacak.
Gelişmeler üzerine Türk Deniz Kuvvetleri'ne bağlı Bafra Korveti Kıbrıs açıklarına gitti.
Bafra korveti, İtalyan-Kore konsorsiyumu adına çalışan Bahama bandıralı sondaj platform gemisini yakın takibe aldı. Bölgedeki tüm gelişmeler Ankara’ya bildiriyor.
Gelişmeler üzerine Rum Savunma Bakanı Hristoforos Fokaides açıklama yaparak Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemisi TCG Bafra korvetinin hareketlerini yakından izlediklerini söyledi.
Bakan, Kıbrıs'ın Türk donanmasına bağlı savaş gemisinin bölgedeki varlığı hakkında dost ve müttefik ülkeleri bilgilendirdiklerini, Kıbrıs'ın sözde münhasır ekonomik bölgesinde yapılan sondaj çalışmalarının sorunsuz devam etmesi için gerekli önlemlerin alındığını belirtti. Bakan bu önlemlerin neler olduğunu açıklamadı.
Rum bakan Fokaides, Lefkoşa'nın kendi planlarına devam ettiğini belirterek Türkiye'nin bölgeye savaş gemisi göndermesini "Beklenen bir provokasyon" olarak niteledi.
Rum bakan egemenlik haklarını kullanmaya devam edeceklerini ve sondaj çalışmalarını sürdüreceklerini sözlerine ekledi.
Türkiye yi susturmak ağzının suyunu akıtmak için gazı Türkiye üzerinden aktarmak zorundaymış gibi numara yapıyorlar.
Oradan yeterince gaz çıksın kıbrıs tan meis e mesafe 120 km Rodos azcık daha ötesi sadece sonrası zaten adadan adaya. Karadenizin altından geçen boru hattı 200 km. Güney akım ile düşünülen 500 km. Yani arada deniz var diye o kadar kendimizden emin olmayalım çok rahatlıkla Türkiye sizde gaz Avrupa ya ulaşır. Artık denizin altına boru karadakinden bile kolay döşeniyor. Yeterki yeterli gaz çıksın.
TDN yazdı:@BurakZ
Yazdığın tüm paragraf tamamen yanlış tespit, veri ve yorumlarla dolu
E bu da başarı tabii
Yanlış olabilir ama doğrusunu söylemeyeceksen susacaksın. Öyle sen yanlış sen doğru deme varmı forumda. Bütün doğruları senmi biliyon. Ben bir paragraf yazayım sen doğru de yanlış de oh ne ala iş. Nesi yanlış karadenize döşenen borunun yarısı kadarı akdenize döşenemezmi gerekirse.
Yaklaşımın doğru yaklaşım değil. Böyle haklı çıkılmaz doğrusunuda peşinden söylemen gerek.
1
Güney Akım (karadeniz) yaklaşık 900km
Leviathian-Kıbrıs-Rodos-Yunanistan "önerisi" 1000km civarında
2
Karadeniz de Akdeniz de çok derin
Karadeniz aktif değil
Akdeniz ise son derece aktif fay kuşağı, faal yitim zonları, denizaltı çamur volkanları, kanyonlarla dolu
3
Deniz (offshore) boru hatları çok daha hızlı ve seri döşeniyor (doğru)
Ama
Borularıda, döşemesi de döşeyecek laybarge kirası da çookkk pahalı
Tüm boru hattı kara boru hattının en az üç-dört misli maliyete sahip oluyor
4
Kompresör:
Güney Akım veya Mavi Akım veya Kuzey Akım hatları Rus hatları ve derin deniz veya uzun deniz geçişlerinde dünyanın bir numarası (İtalyan saipem ile çalışıyorlar)
Bu teknoloji bahsettiğin hattın sahiplerinde yok
Saipem/ENI desen bu sefer o mesafede o derinlikte bir deniz-bir kara derken basınç-kompresör rejimi sıkıntısı ve maliyet katlaması oluyor
5
Hacim:
Mavi Akım ile bugün yılda 16 yarın 19 yıllda milyar metre küp gaz geliyor/gelecek
Kuzey Akım ile 55 milyar
Güney Akım ile 63 milyar
Doğu Akdenizden gelebilecek gaz (Avrupa için) yedi ila on milyar
Bu hacime bu maliyet katlanılamaz
Yani
a) FLNG ile LNG
b) Mısır ve Ürdün'e satış
c) Türkiye ye kısa boru (200km) ile götür Kıbrısa çıkar kompresle ve barışı getir arıdndan Mersine çıkar mevcut Türkiye ağına bağla, Avrupanın en büyük ikinci pazarına satış yap gerisini Ab ye sat
d) Üçü birden
çözümler bunlar. İlk ikisi hemen hemen kesin gibi. c) şıkkı ise başbakan ile başbakanyardımcısına bağlı
DENİZHABER 27.09.2014 10:25
Preveze Deniz Zaferi ve Deniz Kuvvetleri Günü dolayısıyla bir açıklama yapan
Oramiral Bostanoğlu, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında toplam 48 bin tonluk
23 platformdan oluşan donanmanın, bugün yaklaşık 200 bin tona yaklaştığını
açıkladı.
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu, Cumhuriyet'in kuruluş
yıllarında toplam 48 bin tonluk 23 platformdan oluşan donanmanın, bugün
yaklaşık 200 bin tona yaklaştığını bildirdi. Açıklamada, 134 muharip ve
yardımcı sınıf gemi, 50 hava vasıtası, Amfibi Deniz Piyade Taburları, Sualtı
Taarruz, Sualtı Savunma ve Kurtarma Timleri ile milletin denizlerdeki hak ve
menfaatlerinin korunmasının yanı sıra bölgesel, küresel barış ve istikrarın
tesis edilmesine de katkı sağladığı kaydedildi.
'Preveze Deniz Zaferi'nin 476. yıl dönümü ve 'Deniz Kuvvetleri Günü'
dolayısıyla kutlama mesajı yayımlayan Bülent Bostanoğlu, bugünü, tarihi şan
ve şerefle dolu olan Türk bahriyesinin Akdeniz'deki hâkimiyetini Avrupa'nın
en güçlü donanmalarına kabul ettirdiği, harp tarihinin altın sayfalarından
birisini olduğuna işaret etti. Bostanoğlu, 16. yüzyıl başlarında, zamanın
denizci milletlerinin, Türklerin mavilikler için gösterdikleri gayretleri
küçümseyip, 'kürek çekmeyi bile bilmeyen bir millet' olarak gördüklerini
hatırlatarak, Avrupalı devletlerin bu görüşlerinde ne kadar yanıldıklarını
kısa bir süre sonra anlayıp, 'kürek çekmeyi bile bilmeyen Türklerin, 16.
yüzyıldan itibaren donanmalarını yapısal ve teknolojik olarak daha kurumsal
hale getirişine ve Akdeniz'in Türk donanmasının egemenliğine geçmesine şahit
olduklarını kaydetti.
Bostanoğlu, geçmişinde Preveze Deniz Zaferi gibi birçok gurur tablosu
bulunan Türk donanmasının, bugün Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği
'Mükemmel ve kaadir bir donanmaya sahip olmak' direktifi doğrultusunda 16.
yüzyıldaki görkemli dönemin ardından Türk denizcilik tarihinin en güçlü
ikinci dönemini tekrar yakalamak yolunda emin adımlarla yürüdüğünü
vurguladı. Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında toplam 48 bin tonluk 23
platformdan oluşan donanmanın, bugün yaklaşık, 200 bin tonluk 134 muharip ve
yardımcı sınıf gemi, 50 hava vasıtası, Amfibi Deniz Piyade Taburları, Sualtı
Taarruz, Sualtı Savunma ve Kurtarma Timleri ile milletin denizlerdeki hak ve
menfaatlerinin korunmasının yanı sıra bölgesel, küresel barış ve istikrarın
tesis edilmesine de katkı sağladığını belirten Bostanoğlu, "Bu gücün idame
edilmesi ve geleceğe hazırlanmasının arka planında, erinden amiraline,
işçisinden mühendisine kadar, Deniz Kuvvetlerimizin sahip olduğu nitelikli
insan gücü, teknoloji ile birleşen ve asırlara dayanan bilgi birikimi ile
Çakabey'den bugünlere uzanan şanlı tarihi mirasımız bulunmaktadır." dedi.
'DÜNYADA SÖZ SAHİBİ OLMAK İÇİN, TÜM DENİZLERDE VAR OLMAK' İLKESİ
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu, mesajında şu görüşlere
yer verdi: "Türk donanması, yüzlerce yıl boyunca büyük gayretler sarf
edilerek, denizin tuzu, terinin tuzuna karışan kahraman bahriyeliler
tarafından oluşturulmuş ve sürekli gelişim göstererek bugünlere gelmiştir.
Tarihimizden aldığımız dersler ve Atatürk'ün gösterdiği hedef doğrultusunda;
'Anavatanda güvende olmak için, denizde güçlü olmak / Dünyada söz sahibi
olmak için, tüm denizlerde var olmak' ilkesi ile çıktığımız rotada, Deniz
Kuvvetlerimize bağlı gemilerle son 1 yılda, yaklaşık 1,5 milyon deniz mili
seyir icra edilmiştir. Dünyanın çevresinin, yaklaşık 70 kez dolaşılması
anlamına gelen bu mesafe, aynı zamanda, Deniz Kuvvetlerimizin çevre
denizlerimiz başta olmak üzere, dünya denizlerinde başarıyla sancak ve
varlık gösterdiğinin, denizlerdeki hak ve menfaatlerimizi etkinlikle
koruduğunun da somut bir göstergesidir.
Türk denizcilik gücünün kurucusu ve lideri olan Deniz Kuvvetlerimiz, son bir
yıllık dönemde çevre denizlerimize ilave olarak, Batı Akdeniz, Hint
Okyanusu, Kızıldeniz, Arap Denizi, Atlantik Okyanusu, Kuzey Denizi ve Baltık
Denizi ile Afganistan ve Kosova'da büyük bir başarı ile görev icra ederek,
Ay Yıldızlı şanlı bayrağımızı 'Ufuk ötesi'ne taşımış, bir yandan harbe
hazırlık seviyesini her geçen gün artırırken, bir yandan da savaş dışı
harekât görevleri ile bölgesel ve küresel dostluk köprülerinin tesis
edilmesine katkı sağlamıştır."
Bostanoğlu, Preveze Deniz Zaferi'ni tarihe altın harflerle yazdıran kahraman
komutan ve leventlerin taşıdığı inanç ve ruhla, en modern milli savaş
gemilerini, milli silah ve savaş yönetim sistemlerini öz kaynaklarımızla
inşa edip, denizcilikte en üstün eğitim seviyesine ulaşarak Türk Deniz
Kuvvetleri mensuplarına verilen görevleri başarıyla yerine getireceklerine
ve denizlerdeki hak ve menfaatlerin korunmasında atalardan alınan şerefli
sancağı daha da yükseklere taşınacağına tüm kalbiyle inandığını vurguladı.
En büyük askeri yazılım projesi yarın Gölcük’te açılıyor
Denizaltı Eğitim Merkezi Komutanlığı’nda kurulan Denizaltı Taktik Simülatörü (DATAS) ile Yıldızlar Suüstü Eğitim Merkezi Komutanlığı için tedarik edilen Köprüüstü Simülatörü (KUSİM) yarın açılacak.
Kocaeli Gölcük ilçesindeki Denizaltı Eğitim Merkezi Komutanlığı’nda kurulan Denizaltı Taktik Simülatörü (DATAS) ile Yıldızlar Suüstü Eğitim Merkezi Komutanlığı için tedarik edilen Köprüüstü Simülatörü’nün (KUSİM) açılışı yarın (28 Ekim günü) gerçekleştirilecek.
Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre; Gölcük Preveze Harp Oyunu Salonu’nda saat 14.00’de başlayacak açılış törenine; Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Deniz kuvvetleri Komutan Oramiral Bülent Bostanoğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri personeli ile TÜBİTAK Başkanlığı ve VENDEKA Şirketi temsilcilerinin katılması bekleniyor.
Türkiye’nin en büyük askerî yazılım projelerinden biri olan Denizaltı Taktik Simülatörü (DATAS) ile Köprüüstü Simülatörü’nün (KUSİM) imkân ve kabiliyetleri ise şöyle sıralandı:
“Bir denizaltının ve suüstü gemisinin içinde bulunabileceği gerçek şartlara benzer taktik durum ve tehdit ortamları yaratılarak sistemlerin taktik ve operasyonel kullanımına yönelik eğitim desteği sağlanabilecek. Can ve mal riski nedeniyle gerçekleştirilmesi riskli senaryoların taktik olarak denenmesi sağlanacak ve eğitim maliyetleri azaltılacak. Gemi komutanları, subaylar ve operatörlerin harp yeteneği geliştirilecek, farklı içeriklere sahip senaryolar uygulanabilecek ve eğitim sonrası personelin performansı analiz edilebilecek.”