Üstadım, hemen hemen aynı sorun başlıklarına dem vurmuşuz. Ziraat Mühendisi forumdaşımız da benzer bakış açısında. Ortak bir sıkıntı listesi var aslında. Bu ürünü tarladan vatandaşın torbasına aktarma işi ise listenin en başındaki sorun galiba. Tabi bunu sağlayacak diğer oluşumların da devreye alınması gerekiyor.karli yazdı: ↑28 Ağu 2023, 15:57 Azizim bu konuda ciddi araştırmam oldu. Tarım işinede kenarından köşesinden bulaşmak üzereyim. Aslında bayağı bir tartışma götürecek mevzu.
Ancak en başta bariz olarak dikkatimi çeken konu şu ki ;Türkiye de çok ciddi anlamda bir verimlilik sorunu var. Yani çiftçi araştırma yapmıyor, ar-ge den haberi yok, doğru teknolojiye para yatırmıyor, tohum cinsleri, toprak analizi doğru sulama, vs vs vs gidiyor.
Biraz daha somut örnek verebilirim. Türkiye de dekar başına buğday üretimi 200-400 kg yağmura bağlı olarak değişken iken yurtdışında bu rakam 600-700 kg, bunu Mısır, soğan gibi bir çok başlıkta genişletebiliriz. Yahut soğanda dekar başına aldığımız ürün 1 ton iken farklı coğrafyalarda 4 ton üzerinde. Gibi gibi gidiyor...
İŞini doğru yapan çiftçiler var, ancak azınlık seviyesinde var. Sizin dediğiniz planlama kısmıda olabilir örnekleride var. Ancak esas sorun üreticinin yurtdışına ulaşabilme kabiliyetinde. aksaray da toptancılar ay çekirdeğinin kg ına 5 TL fiyat bictiklerinde oranın il tarım müdürü Rusya dan bir şirket buldu ve köylüden yanlış değilsem 12-13 TL gibi bir fiyata aldırdı. Yani köylüyü toptancıların insafına bırakmamıştı.
Basit bir örnek daha vereyim. milyon TL lik tarlası ve milyonlarca TL tarım aleti ve makinası olan bir çiftçi ortalama 6 ayda ürün hasat ediyor. atıyorum 6 TL ye kg fiyatına satıyor. 3-4 TL lik bir maliyet düşünce ortlama 2 tl den satıyor. KAbzıman yahut toptancı. Bir barakası var, birde elinde kamyonu var, 10 tane işçi ile 2 günde tarladan kaldırıp 6 saatte şehre ulaştırıyor. 6 TL ye aldığı ürünü 12-15 TL lere marketlere satıyor. Belki 1 Milyon etmeyen bir kamyon ile 3 günde müthiş bir kar. Ne kadar adaletli tartışılır.
Tekrar tekrar yazmadan kısa ve öz olarak diyorum ki acaba Tarım ve hayvancılık ürünlerinin kamu ekonomisi ağırlıklı olarak iç ve dış piyasaya aktarımı mı yapılsa? Çünkü bu işin serbest piyasa şartlarını sağlıklı olarak piyasaya yansıtma olanağı bitmiş gibi görünüyor. Evet belki devletin tüccar mantığı ile bu iki önemli sektöre girmesini doğru bulmuyor olabilir forum ahalisi. Ben de doğru bulmamakla beraber düzeltmeden ziyade önce tam anlamıyla hakimiyet kurup sonrasında düzen içerisinde denetimli kontrollü zincirleme sistem odaklı serbest piyasaya tekrar geçişi yapmak daha mı sağlıklı olur? Önce bazı oturmuş algıların silinmesi gerekiyor bu ülkeden. Stokçuluk, tarladan ucuz ürün kaldırma, aracılık, komisyonculuk, pahalı ürün satımı için ürün imhası gibi alışılagelmiş zihniyetin işgöremez hale getirilmesini öncelik görüyorum. Daha önceki mesajımda belirttiğim sistem içerikleri de detaylandırılıp sağlıklı bir eko sistem kurulumuna öncülük edebilir. Zor bir iş. Hemen sonuç alınacak duruumda da değiliz. En az 5 senelik geçiş süreci ve sistemin işlerlik kazanması gerekiyor. Mühim olan devletin, maliyet kalemlerinde vergi kazancından ziyade bütçe içerisinden maliyetleri yarı yarıya sübvanse edebilecek fonlama imkanı olur mu? Bunu yapacak siyasi irade, stokçuluk, komisyonculuk, aracılık, ucuza ürün toplama işlerinin başını tutan küçükten büyüğe ağa babalara savaş açılır mı? Sorular sorular...